İki Almanya resmen 3 Ekim 1990 tarihinde birleştikten sonra eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan Saksonya Anhalt’ta, geçen hafta pazar günü eyalet parlamentosu seçimleri yapıldı. Herkes seçim sonuçlarını heyecanla bekliyordu. Saat 18:00’de sandıklar kapandıktan sonra televizyon ekranlarına ilk tahminler yansımaya başladı.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) önde gidiyordu. Saatler ilerledikçe sonuçlar şekillenmeye başladı.
CDU 5 yıl önceki seçimlerde de olduğu gibi yine en fazla oy alan partiydi.
Hem de oy oranını yüzde 7.3 artırarak toplam oyların yüzde 37.1’ini aldı.
Saksonya Anhalt’ın başkenti Magdeburg’daki CDU teşkilatının merkezinde tam bir ‘bayram coşkusu’ yaşanıyordu.
En son yapılan iki seçimde de yüzde 5 barajına takılan Hür Demokrat Parti’nin (FDP) teşkilat merkezinde de öyle.
Çünkü FDP, toplam oyların yüzde 6.4’ünü akarak, 10 yıl aradan sonra yeniden parlamentoya girmişti.
Oy oranı yüzde 10’un altına düşen Sosyal Demokrat Parti’de (SPD) de, yüzde 11 oy alan Sol Parti’de de, Almanya’nın başbakanlığına soyunan Annalena Baerbock’un partisi Yeşiller’de de tam bir hayal kırıklığı yaşanıyordu.
HASELOFF’A ÖVGÜLER YAĞDIRDI
Ertesi gün başkent Berlin’de yüzde 5 barajını aşan partilerin liderleri ayrı ayrı basın toplantısı düzenledi.
CDU Genel Başkanı Armin Laschet, parti arkadaşı Saksonya Anhalt Eyalet Başbakanı Reiner Haseloff’a övgüler yağdırdı.
Seçimlerin asıl galibinin Haseloff olduğunu söyledi.
‘Kardeş parti’ Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder de öyle.
Söder, Münih’te düzenlediği basın toplantısında hem CDU’ya hem de Haseloff’a övgüler yağdırdı.
Armin Laschet gibi Söder de “Demokrasi kazandı” dedi.
“Demokrasi kazandı” vurgusunu SPD’nin, FDP’nin, Sol Parti’nin ve Yeşiller’in liderleri de ihmal etmedi.
Hepsi de aralarında aşırı sağcıların, nazi yandaşlarının da bulunduğu sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) korkulandan daha az oy almasını kastediyordu “Demokrasi kazandı” vurgusuyla.
Çünkü son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları, 2016 yılında toplam oyların yüzde 24.3’ünü alan AfD’nin oy oranını artıracağını gösteriyordu.
Ama anket sonuçları tutmadı.
AfD yüzde 3.5 oy kaybederek toplam oyların yüzde 20.8’ini aldı.
Oy kaybına rağmen AfD’nin Magdeburg’daki teşkilat merkezinde tam bir ‘bayram havası’ yaşanıyordu.
Çünkü AfD 2016’da olduğu gibi bu seçimlerden de ‘ikinci güçlü parti’ olarak çıkmıştı.
Nitekim Berlin’de düzenlenen basın toplantısına katılan AfD Eş Başkanı Tino Chrupalla, “En büyük ikinci parti olarak biz iktidara talibiz. Bizsiz olmaz” diyordu.
İSLAM VE MÜSLÜMAN DÜŞMANI
Evet…
AfD beklediğinden, umduğundan daha az oy aldı.
Ama 2017 yılındaki genel seçimlerde her 8 seçmenden birinin oyunu alan AfD’yi Saksonya Anhalt’ta her 5 seçmenden biri tercih etti.
Her ne kadar köklü partilerin liderleri “Demokrasi kazandı” deseler de, insanın aklından “Demokrasi kazandı mı acaba?” demek geçiyor.
Çünkü AfD, ‘demokrasi düşmanı’ bir partidir.
Çünkü AfD, Alman Anayasası’nı devre dışı bırakmayı kafaya koymuş bir partidir.
Çünkü AfD, ‘PEGIDA’ kısa adıyla tanınan ve yıllarca Almanya’nın çeşitli kesimlerde sokaklara dökülen ‘Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatanperver Avrupalılar’ saflarında yer alan İslam ve Müslüman düşmanı bir partidir.
Çünkü AfD, yeni eyaletlerden Brandenburg, Saksonya, Saksonya Anhalt ve Thüringen’de iç istihbarattan sorumlu Eyalet Anayasa Koruma Teşkilatları tarafından izlenmektedir.
Çünkü AfD’nin Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından Almanya genelinde izlenmesine yasal olarak izin verilmiştir.
Çünkü her ne kadar ‘kağıt üzerinde’ feshedilmiş gözükse de, AfD bünyesindeki ‘Flügel’ (Kanat) Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın raporunda ‘aşırı sağcı örgüt’ olarak yer almaktadır.
Çünkü AfD’li bazı politikacıların aşırı sağcı neonazilerle yakın ilişki içinde olduğu yıllardır bilinmektedir.
Ve işte böyle bir parti Saksonya Anhalt’ta seçimden ‘ikinci güçlü parti’ olarak çıktığı için “Demokrasi kazandı” söylemi tam da gerçeği yansıtmamaktadır.
Çünkü bu kadar yüksek oy alan AfD, Almanya için ciddi bir tehdit ve tehlikedir.
İşte o nedenle “Demokrasi kazandı mı acaba?” diyorum.
Prof. Dr. Abdurrahim Vural-ALMANYA